Kayıtlar

Temmuz, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Arapların Mitolojiye Yaklaşımı: İslamiyet Sonrası

Resim
       Bir önceki yazımızda Arap Mitoloji’sine sağ ve sol cenahtan eleştiriler getirip tabiri caizse hangi takımı tutacağınızı size bırakmıştık. Aynalı odada kalmış ve her gördüğünüz yansımanın doğru kapıya götüreceğini düşünmüştünüz. Eliade gibi düşünenleriniz kutsal metinlerde de geçen bazı mucizevi olaylar kaynak alarak yeni bir form kazanan anlatılara ‘’mitoloji’’ demekten çekinmemiş bazılarınız ise kutsal kitap düsturumuzdur, Allah’ın Kur’an’da uyardığı noktalara dikkat etmek gerek demiştiniz. Sadru’l İslam yani Hz. Muhammed ve dört halifeyi içine alan dönemde insanların aklı karışmaması adına hurafeler/bidatlerin anlatılması yasaklanmıştı. Ancak Arap Edebiyatı’nın ilerleyen safhalarında insanı cezbeden efsunlu veya irrasyonel anlatıların zuhur ettiğini görürüz. Bunlardan biri de Abbasi dönemi Arap Edebiyatı’nda Ebu A’la el Maarri’nin Risaletu’l Ğufran’ ıdır. Bizler oranın sakinleriyken Dünya’dan çıktık yola  Ancak ne canlı ne de mevtaydık bizler orada  Risaletu’l Gufran’da Maarri

Arapların Mitolojiye Yaklaşımı: İslamiyet Öncesi

Resim
  Çok eski zamanlarda Dünya henüz oluşmamışken; “ Apsu ve Tiamat” vardı. Tatlı ve tuzlu sular tüm evreni kaplamaktaydı. Oğulları Mummu suyun üzerinde sallanıp duran sislerin arasındaydı. İşte böyle başladı dünyanın yaratılışı Babil mitolojisine göre. Sonra Tanrıların savaşında ana Tiamat’ın bir heybetle yarattığı Kingu, Bilgelik Tanrısı Ea tarafından öldürüldü ve kan damarlarından insan yaratıldı. Böylece insanın serüveni de başlamış oldu. "Konuşmaya başladı ve Ea’ya, Kalbinden geçenleri söyledi: Kanları bir araya toplayacağım; kemikleri bir araya O kalabalığı ayağa kaldıracağım, adı insan olsun O kalabalığı yaratacağım, adı insan olan"   Gel zaman git zaman insanın göğe ve göktekilere erişme hevesi Babillilerde de olduğu için onlar da yüksek burçlar inşa etmeye başladı. Başlangıçta hepsi tek bir dili konuşurken burçları inşa ettikten sonra Tanrılar tarafından cezalandırılan insanoğlunun dili artık karışıp farklılaştı. Bu durum Tevrat’ta şöyle geçer:  “ Başlangıçta dünyad

sen de mi ceaser; antik kentleri puanlamaca

Resim
Evet evet, başlıktan görüldüğü üzere Türkiye'deki antik kentleri oylayacağız. Şimdi sizler diyeceksiniz ki kardeş Arapçacı biri olarak sen ne alaka antik kentler? Karıştırmayın kardeşim herkesin kendi hobisi.. Ben belki Kekovalıyımdır, atalarım belki Mısır-Yunan halklarından biridir. Neyse velhasıl sözün gelişi vesaire artık ne kadar edat getirebiliyorsanız getirin dostlar.                 Ben tam tarihi kestiremediğim zamandan beridir antik kentlere ilgi duyuyorum. Belki de bu küçüklüğümde izlediğim ve aşık olduğum Herkül çizgi flimiyle alakalıdır. Ya da bu kentlerin bana fantastik dünyanın kapılarını aralamalarında ve kentlerin agoralarında (şehir merkezi) dolaşırken oturup kendime masal yazmamı sağlayacak malzemeyi verdiklerinden dolayıdır bilinmez. Sizler de benim gibi farklı zevklere sahip insanlarsanız ve antik kentlere sebebi belli olmayan bir şekilde merak duyuyorsanız bu yazım sizler için faydalı olabilir. (Tez danışmanım bu cümlemi görse şöyle derdi: ne anlamda faydalı